Öykü ve fizik muayene, kalp hastalığından şüphe edilen çocukların değerlendirilmesinde en önemli faktördür.
Baş çevresinin 5'in altında olması durumudur.
Yenidoğanlarda desaturasyon saptamak için kullanılan bir tarama metodudur ve bazı kritik doğumsal kalp hastalıklarının tanısının erken dönemde konulmasına yardımcı olur.
Kalbin sağ tarafında, triküspit kapak bölgesine odaklanarak yapılan muayene.
Pulsoksimetre, siyanotik hastaların oksijen saturasyonunu izlemek için kritik bir araçtır.
Kardiyak sesleri dinlemek için kullanılan bir tıbbi cihazdır; tek veya çift tüplü seçenekleri vardır.
Prekordiyum palpasyonu, kalp tepe atım noktasını belirlemek ve tril varlığını görmek için yapılan santral palpasyon türüdür.
Oksijen saturasyonunu izlemek için kullanılan, invazif olmayan bir cihazdır; parmak ucundan ölçüm yapabilir.
Kan basıncı ölçümü için kol veya bacak etrafına sarılan, tansiyon aletinin bir parçasıdır.
Sol üst sternal kenardan her iki aksiller bölgeye ve hatta sırta yayılabilir.
Hasta muayene önlüğü giymeli ve karşı cinsiyetten gözlemci bulunmamalıdır.
Göğsün ortasında hissedilen ve genellikle kalp ile ilgili sorunları işaret eden bir ağrı türüdür.
Büyüme geriliği, beslenme intoleransı, egzersiz intoleransı, çok hızlı veya çok yavaş kalp ritmi gibi belirtilerdir.
Kalbin elektriksel aktivitesini kaydeden bir testtir.
Kan dar AV kapaklardan geçerken geç diyastolde atriyal kontraksiyon sonucu oluşan üfürümdür.
Kalbin kasılma (sistol) ve gevşeme (diastol) evrelerini ifade eden döngüdür.
Yenidoğanlar ve süt çocuklarının beslenme sıklığı, tüketilen süt veya mama miktarı ve beslenme süresini içeren değerlendirme.
Kalbin içindeki veya damarların içindeki türbülan kanın çevre dokularda neden olduğu vibrasyonlar ile oluşurlar.
I - VI arasında derecelendirilir; I. derece oldukça hafif, II. derece kolaylıkla duyulabilir, III. derece gürültülü, IV. derece gürültülü ve tril var, V. derece çok gürültülü, VI. derece ise çok gürültülü ve stetoskop göğüs duvarına yakın tutulduğunda bile duyulabilir.
Masum üfürümler, 3. derece ve altında şiddete sahip olan üfürümlerdir.
Fizik muayene, hastalığın teşhisinde öykü ile birlikte kesinlikle olmazsa olmaz bir unsurdur.
Çocuk hastalar için hasta yakınlarının söyledikleri çok önemli bilgiler içermektedir ve bu bilgiler gözlemci olan yakınları tarafından teyit edilmelidir.
Acil travma sonrası yatırılan bir çocuğun aşısı ve beslenmesi gibi bilgiler, o anki duruma göre sorgulanması gereksiz olabilir.
Bu cihazların 6 ayda bir kalibre edilmeleri gerekir.
Yenidoğanın beslenme süresi genellikle 30 dakikadan kısa sürmelidir.
Ekstremite palpasyonu, nabızların düzen, dolgunluk ve hız gibi özelliklerini değerlendirmek için yapılan periferal palpasyon türüdür.
95 üstü olmasını istemeyiz ifadesi yanlıştır; bu, gelişimsel değerlendirmede dikkat edilmesi gereken bir durumdur.
Kalp döngüsünün sistol fazında sürekli olarak duyulan üfürümlerdir. Örnekleri arasında aort darlığı ve pulmoner darlık bulunur.
Boyun venlerinde genişleme ve belirginleşme sağ ventrikül dolumunun bozulduğunu gösterir.
Kan basıncı ölçümü için manşonun, ölçülen bölgenin uzunluğunun 1/3 ile 2/3'ü arasında olması gereken genişliktir.
Kostakondrit, kostal kıkırdakların iltihaplanmasıdır ve genellikle göğüs ağrısına neden olur.
Bir hastalığın belirtilerinin diğer hastalıkların belirtilerinden ayırt edilmesini sağlayan süreçtir.
Hayatın ilk 24 saati sonunda tüm yenidoğanlarda alt ve üst ekstremite saturasyon değerleri %95 ve üzerinde olmalıdır.
Sistolde başlayan, diyastole uzanan ve hatta diyastol boyunca devam edebilen üfürümlerdir.
Palpasyon, bir muayene tekniği olup, vücudun belirli bölgelerine dokunarak bilgi edinmeyi amaçlar.
Venöz üfürümler, venöz hum'da olduğu gibi iyi huylu olma eğilimindedir.
Şiddeti I – III arasında değişebilir. İnspirasyon sırasında şiddeti azalır ve vibratuvar özelliği kaybolur.
Sistolik üfürümler, kardiyak siklusun S1 sesinden sonra başlayan ve S2 sesinden önce sona eren üfürümlerdir. Ejeksiyon üfürümleri olarak da bilinir.
Fizik muayene aşamaları; inspeksiyon, palpasyon, perküsyon ve oskültasyon olarak sıralanır.
Aritmi, kalp ritminin düzensizleşmesi durumudur ve hızlı veya yavaş nabız şeklinde kendini gösterebilir.
Metakarpal kemiklerin uç kısımları ile en iyi sonuç, kostakondral hassasiyetin değerlendirilmesidir.
Hasta sakin ve koopere olmalıdır. Gerekirse anne kucağında sakinleştirilebilir.
Kalp hızı, solunum sayısı ve kan basıncı kardiyak değerlendirmenin ayrılmaz bir parçasıdır ve her vizitte değerlendirilmelidir.
AV kapakların kapanması sırasında duyulur ve çocuklarda genellikle tektir.
Doğumsal kalp hastalıkları multifaktöriyel nedenlere bağlı olarak gelişir.
Kardiyak apexin yerinin değişmesi, kalpteki bazı patolojiler hakkında bilgi verebilir; örneğin, apexin yukarı ve dışarı kayması sağ ventrikülde bir sorun olduğunu gösterir.
Kalp kası hasarını belirlemek için kullanılan bir biyomarkerdir.
Hasta ve yakınları tarafından verilen her bilgi dikkatlice not edilmeli ve hastanın yaşı ve gelişimi elverdiği sürece öykü hastadan alınmalıdır.
Kalbin yapısını ve işlevini ultrason ile görüntüleyen bir testtir.
Kalbin orta kısmına odaklanarak yapılan muayene.
Perikardiyal yüzeylerin sürtünmesi ile oluşan bir ses olup, perikardit durumunda perikardiyal efüzyon arttığında kaybolur.
Kan basıncını ölçmek için kullanılan cihazdır; civalı ve sfigmomanometre gibi çeşitleri bulunur.
Yenidoğanın beslenme sırasında aşırı terleme, huzursuzluk veya solunum sıkıntısı gibi belirtilerle kendini gösteren durum.
Nabız palpasyonu sırasında düzen, dolgunluk, hız ve perfüzyon gibi özellikler değerlendirilir.
Göğüs duvarı ince adolesanlarda, 8 - 14 yaşları arasında sık duyulan, pulmoner alanda en iyi duyulan ve pulmoner stenoz üfürümüne benzer ancak şiddetli olmayan bir üfürümdür.
Arteryal desaturasyonu ifade eden ve genellikle vücudun merkezinde görülen siyanoz türüdür.
Çocukların fiziksel aktiviteler sırasında gösterdikleri dayanıklılık ve bu aktiviteleri ne ölçüde sürdürebildikleri ile ilgilidir.
Hamilelikte bebeğin kalp hastalığına neden olan etkenlerden en çok etkilendiği dönem ilk 2 haftadır.
Dekstrokardi, kalbin sağ tarafa yerleştiği bir durumdur.
Epizodik siyanoz, hipoksemi ile birlikte meydana gelen ve hipersiyanotik ataklar olarak adlandırılan geçici mavi renk değişikliğidir, genellikle Fallot tetralojisi gibi durumlarla ilişkilidir.
Femoral nabzın kaybolması, aort koarktasyonunu gösterir.
Uzamış sağ ventrikül ejeksiyonu ile ilişkilidir ve ASD, TAPVC, PS, RBBB gibi durumlarda görülür.
Başdönmesi, göz kararması, ateş basması ve bulantı gibi belirtiler, senkop öncesinde görülebilir.
İnleme, çocukların nefes alırken duyulan bir ses olup, eksprituar basıncının yüksek olması nedeniyle havayı akciğerde tutmaya çalıştıkları durumdur.
Hasta oturtulmalıdır.
VSD üfürümü, ventriküler septal defektin bir belirtisi olup pansistolik bir üfürümdür.
Maternal lupus, konjenital kalp bloğuna neden olabilir.
Yüzde ile hesap yaparak değerlendirme yapılan bir yöntemdir.
Diyastolün hızlı doluş fazında, kan AV kapaklardan geçerken oluşan üfürümdür.
Yapısal olarak normal bir kalpte gürültülü kan akımının oluşturduğu seslerdir. Çocukların %50'sinde, genellikle 3-4 yaş civarında duyulurlar ve anormal kardiyak bulgular eşlik etmez.
Genellikle vasküler orijinlidir.
Boy, kilo ve baş çevresi ölçümü, yenidoğan için büyüme parametreleridir.
Dinlenme esnasındaki solunum paterni hastanın hemodinamik durumu hakkında bilgi verir.
Oksijen satürasyonu, hastaların oksijen seviyelerini ölçmek için kullanılır ve yenidoğanlarda tarama testi olarak önemlidir. 95'in altındaki değerlerde taburcu edilmemelidir.
Burun kanadı solunumu, interkostal ve subkostal çekilmeler görülebilir.
4. derece ve üzerindeki üfürümler her zaman patolojiktir.
Kalp döngüsünün diyastol fazında duyulan üfürümlerdir. Örnekleri arasında aort yetmezliği ve pulmoner yetmezlik yer alır.
Geç diyastolik/presistolik üfürüm, kalbin diyastol aşamasının sonuna doğru duyulan ve genellikle kapak darlığı ile ilişkilendirilen üfürümdür.
Sabit siyanoz, hipoksemi nedeniyle sürekli olarak ciltte mavi renk değişikliği görülmesidir ve genellikle intrakardiyak karışım ile ilişkilidir.
İnsanlarda doğumsal kalp hastalığına neden olduğu bilinen ve en sık görülen delesyondur.
Küçük çocuklar, ilgileri başka yöne çekilerek ya da oyun oynatarak muayene edilebilir.
Uyku sırasında ölçülen değerler daha değerlidir.
Her iki üst ekstremite ile en az bir alt ekstremitede ölçüm yapılmalıdır.
Geç diyastolde ventrikül daha fazla distansiyona dirençli ise miyokardiyumun vibrasyonu ile oluşur ve her zaman patolojik bir bulgudur.
Kolluğun genişliği ekstremite uzunluğunun yaklaşık üçte ikisini kaplamalıdır.
Boy, vücut ağırlığı ve baş çevresinin her hastada ölçülmesi ve büyüme çizelgelerinde işaretlenmesi gereken parametrelerdir.
Baş çevresinin yüksek persentilde olması durumudur; Türkiye'deki en sık nedeni hidrosefalidir.
Hipertrofik kardiyomiyopati, genetik olarak ailesel geçişe daha uygundur.
Maternal hastalıklar, fetal gelişimi etkileyebilir ve doğumsal anomalilere yol açabilir.
Hipertansiyon, diyabetus mellitus, familiyalar hiperlipidemi ve sigara kullanımı gibi faktörlerdir.
Brakial, radial veya karotis bölgesinden bakılabilir.
Göğüs bölgesinin görüntülenmesi için kullanılan bir X-ray tekniğidir.
Konstipasyon, vital bulgular arasında değerlendirilmez.
Cihazlar kalibre edilmemişse her zaman aynı sonucu vermeyebilir.
Yenidoğan boyu, ara boy ve adelösan boyu için uygundur.
Periferal pulmoner akım üfürümü olarak da bilinir ve sıklıkla yenidoğanlarda, erken süt çocukluğunda ve özellikle prematürelerde duyulur.
Diyastolik üfürümler; erken diyastolik, middiyastolik ve geç diyastolik/presistolik olarak üç türde sınıflandırılır.
Çocukların sağlık durumlarını etkileyen önemli göstergeler olup, büyüme ve gelişim süreçleri ile doğrudan ilişkilidir.
Hamilelikte ilaç veya madde kullanımı (lityum, alkol) veya annenin hastalıkları (diyabet, fenilketonuri) doğumsal kalp hastalıkları ile ilişkilidir.
Aortik ark damarlarındaki türbülans ya da rezonans sonucu oluşan bir ses veya üfürümdür.
Kalp ve dolaşım sisteminin değerlendirilmesi 3 temel aşamadan oluşur: İnspeksiyon, palpasyon ve oskültasyon.
Miyokardiyal disfonksiyon, pulmoner konjesyon ve aritmi durumlarında ilk değişiklikler kalp hızı ve solunum sayısında ortaya çıkmaktadır.
Semilunar kapakların kapanması sırasında duyulur ve inspirasyon sırasında solunumsal ikileşmesi sıklıkla görülür.
Musküler ventriküler septal defekt (VSD), kalbin sistol aşamasında erken sistolik üfürümlere neden olur.
Tril, göğüs duvarına yansıyan vibrasyonlardır ve kalp hastalıklarının değerlendirilmesinde önemli bir bulgudur.
Prekordiyal aktivite, kalp atışlarının göğüs duvarında hissedilen aktiviteleridir ve artmış prekordiyal aktivite volüm yüklenmesi ile ilişkilidir.
Aşağı ve lateral yer değiştirmeler sol ventrikül volüm yüklenmesini gösterir.
Hava kesesi yavaşça söndürülmeli, stetoskop hafifçe bastırılmalıdır.
Büyüme, vücut parametrelerinin artışını ifade ederken, gelişme nöropsikiyatrik olgunlaşmayı ifade eder.
Cilt renginin mor, pembe veya soluk görünümüdür ve fizik muayenedeki en önemli bulgularından biri çomaklaşmadır.
Hemoglobinin oksijen doygunluğunun düşmesi durumudur; siyanoz için 5 g’dan fazla hemoglobinin desaturasyonu gereklidir.
Sigara kullanımı, SGA (Küçük Doğum Ağırlığı) yenidoğanların riskini artırır.
S2'den sonra başlayan ve diyastol sırasında arter ile ventrikül arasındaki basınç farkının giderek azalması nedeniyle dekreşendo özelliği gösteren üfürümdür.
Kalp muayenesinde sol akciğerin üst kısmına odaklanarak yapılan değerlendirme.
Aksi durumda ekokardiyografi istenmelidir.
Genellikle düşük frekanslı ve düşük şiddetli seslerdir. Artmış kardiyak iş yükü durumunda daha net duyulurlar ve venöz hum dışında sistolik ejeksiyon tipi üfürümlerdir.
Çocuklarda en sık duyulan masum üfürümdür. Sol sternal kenar boyunca ve apeks arasında duyulabilir, en iyi hasta yatarken duyulur.
Vital bulgular; nabız, solunum, tansiyon ve ateş gibi temel yaşam belirtileridir. Son yıllarda oksijen satürasyonu da bu bulgulara eklenmiştir.
Santral siyanoz durumunda genellikle kompanzatuvar bir takipne söz konusudur.
Vücutta oksijen eksikliği nedeniyle görülen mavi-mor renk değişikliği.
Stetoskopta sesleri iletmek için kullanılan, boyutu değişken olan bir parçadır; yetişkin boyutları çocuklar için uygun değildir.
Sistolik ejeksiyon tipinde olmayan tek masum üfürümdür ve parmak ile boyun venlerine hafifçe basıldığında ya da boyun hafifçe karşı tarafa çevrildiğinde kaybolur.
Yatar pozisyonda baş 30 derece yukarı kaldırıldığında boyun venleri çok daha net görülebilir.
İlk 4-6 hafta içinde pulmoner vasküler rezistans düşer.
Gece uykudan aniden uyanarak nefes darlığı hissi yaşanması durumudur; kalp yetmezliği ile ilişkili olabilir.
Perikardiyal efüzyon, kalp boyutunun değerlendirilmesi için tercih edilen bir yöntem değildir.
Diferansiye siyanoz, alt vücutta siyanoz ile pembe üst vücut görünümünün bir arada olduğu durumdur; bu, duktus seviyesinde sağ-sol şant varlığında görülür.
Aortik kesintili ark sendromu, vücudun alt kısmında aort devamlılığının olmaması ve ductus arteriosus'un sağ-sol şant yaparak alt tarafa kan pompalaması ile karakterize bir durumdur.
Transpozisyon, ellerde düşük oksijen satürasyonu ve ayaklarda yüksek satürasyon ile karakterize olan bir durumdur ve genellikle aynı hastalıkla ilişkilidir.
S1'den sonra duyulan ve genellikle semilunar kapak darlığına eşlik eden bir ses türüdür.
Kalp seslerini ve üfürümleri ayırt edebilme yeteneği, kalp hastalıklarının değerlendirilmesinde önemli bir aşamadır.
VSD'li hastalar, akciğerlerin ilk nefeste açılmaya başlaması ve pulmoner vasküler direncin düşmesi nedeniyle 4-6 hafta boyunca asemptomatik kalabilirler.
Rubella, PDA (Patent Duktus Arteriozus) ve periferal pulmoner stenoz ile ilişkilidir.
Kronik hastalıklar, uzun süreli ve tedavi gerektiren sağlık sorunlarıdır.
İdiyopatik ani ölüm, belirgin bir neden olmaksızın gerçekleşen ani ölümlerdir.
Hamileliğin ilk 3 ayında geçirilmesi halinde %20 - 50 oranında doğumsal kalp hastalığı gelişmesine neden olabilir.
Erken diyastolik üfürüm, kalbin diyastol aşamasının başlangıcında duyulan üfürümdür ve genellikle kalp kapakları ile ilgilidir.
Genellikle 6 ay civarında kaybolurlar.
Kapak aparatları, kan elemanları, miyokardiyum ve perikardiyum hareketleri ile oluşan vibrasyonlar kalp seslerinin oluşmasını sağlar.
Büyüme geriliği, beslenme intoleransı, egzersiz intoleransı, çok hızlı çok yavaş kalp ritmi ve sık üst solunum yolu öyküsü gibi durumlar doğumsal kalp hastalığı düşündürmez.
Sinus aritmisi, kalp ritminin solunum ile değişmesi durumudur ve genellikle normal bir varyasyon olarak kabul edilir.
Akciğer kan akımının azaldığı doğumsal kalp hastalıkları arasında yer almaz.
Pulsus paradoksus, inspiryum ve ekspiryum arasında nabız basıncının 10 mmHg'den fazla değişmesidir ve kardiyak tamponad için tipiktir.
Pulsus fili formis, hızlı ve zayıf nabız anlamına gelir.
Kapiller geri dolum zamanı 3 saniyeden kısa olmalıdır.
Duktus bağımlı lezyonlar, genellikle hayatın ilk haftasında semptom göstermeye başlar.
Büyüme verilerini değerlendirmek için kullanılan yüzdelik dilimdir; örneğin, 25 ile 75 arası istenen değerlerdir.
Kalp hastalığı olan hastalar genellikle kilo almakta zorlanır ve büyümede geri kalır.
Apgar skoru, doğumdan hemen sonra yenidoğanın genel sağlık durumunu değerlendirmek için kullanılan bir ölçüttür.
Ekstremitelerin periferik soğumasıyla ilişkili, genellikle geçici mavi-mor renk değişimidir.
Fiziksel aktiviteler sırasında ortaya çıkan, solunum güçlüğü hissi olarak tanımlanabilir; kalp ve akciğer sağlığını değerlendirmek için önemlidir.
Muayene sırası hastanın durumuna göre ayarlanmalı; uyuyan hastalarda oskültasyon önce, tedirgin çocuklarda ise palpasyondan önce yapılmalıdır.
Holosistolik üfürüm, kalbin sistol aşamasında S1 sesi ile birlikte başlayan ve S2 sesi ile sona ermeyen üfürümdür. Genellikle ciddi kapak yetmezliği durumlarında görülür.
Anemik hastalarda, düşük hemoglobin seviyeleri nedeniyle siyanozun belirlenmesi daha güçtür.
Geçici bilinç kaybı durumu olup, genellikle beyin kan akımının azalmasıyla ilişkilidir ve kardiyak nedenli olabilir.
MVP (Mitral Kapak Prolapsusu) ve MY (Midsistolik Klik), geç sistolik üfürümlere neden olan durumları ifade eder ve genellikle kalp kapakları ile ilişkilidir.
Mitral odak, aortik oda gibi dört temel odaktan biri değildir.
MVP (Mitrale Yetmezlik Prolapsusu) için tanısaldır ve geç sistolik üfürüm ile birlikte duyulabilir.
Boy persentili 3 persentilde, kilo persentili 50 persentilde olan bir bebekte büyüme hormon eksikliği düşünülmelidir.
Diş etleri ve dildeki değişiklikler en iyi göstergelerdir.
Kalp yetmezliği, pulmoner ödem veya perikardiyal restriksiyon durumlarında hastaların oturur pozisyonda daha rahat etmeleri için değerlendirilmelidir.
Semilunar kapak darlığı, sistolik üfürümlere neden olur ve genellikle kalbin sol ventrikülünden aorta kan çıkışında zorluk yaratır.
Ağır siyanotik hastalıklar doğumda bellidir.
Kalp atışlarının normalden daha hızlı veya düzensiz şekilde hissedilmesi durumu; çocuklarda en sık şikayetlerden biridir.
Suprasternal çentikte pulsasyon varlığı aort yetmezliğini gösterir.
Sol parasternal prekordiyal çıkıntı sağ ventrikül volüm yüklenmesini gösterir.
Kolluğun hava kesesi ekstremite çevresinin en az %80’i kadar olmalıdır.
Çomaklaşma, doğumsal kalp hastalığına eşlik edebilecek bir bulgudur.
Gestasyonel diyabet, artmış kardiyak defekt riski ile ilişkilidir.
Marfan sendromu, Holt-Oram sendromu ve long QT sendromu doğumsal kalp hastalığı ile ilişkilidir.
Vital bulgular ve oskültasyon, diğerlerine göre daha önceliklidir.
Dekstrokardi, hastanın ayak ucundan göğüs duvarına bakıldığında mak atım noktasının gözlemlenmesidir.
Aşırı terleme, kalp ve damar sistemindeki bazı hastalıklarda görülen bir semptomdur ve genellikle ciddi durumları işaret eder.
Belirgin sol-sağ şantlı lezyonlar, genellikle 4-6 haftaya kadar asemptomatik kalabilir ve bu dönemde üfürüm ilk kez duyulabilir.
Baş çevresinin düşük persentilde olması durumudur; Türkiye'deki en sık nedeni kranioisositozdur.
Tırnak ile tırnak yatağı arasındaki açının kaybolması ile oluşan bir durumdur; uzun süreli siyanoz durumunda gelişir.